Bayramın İlk Günü

Sabah geç kılınan Bayram namazı hemen ardından çabucak gelen Cuma namazı ve sonrasında akşama kadar ardı kesilmeyen ziyarteçi akını.

Bu cümle ilk günümün özeti aslında 🙂

İlk ziyaretçiler apartman sakinlerinin çocukarından, tanıdık simalardı. İlk olduklarından bende bir sevinç ve heyecan vardı elbette 🙂 O yüzden aldım gençleri içeri. Bayram için aldığımız kurabiyelerden ikram ettim. Daha sonra da biraz harçlık verip uğurladım.

İkinci grup ziyaretçiler daha önce grmediğim iki kızdı. İlk başta üzerlerinde bir çekingen hal, yüzlerinde bir utangaç ifade vardı. Onları da aldım içeri ve diğerleri gibi kurabiye ve sonrasında da biraz harçlık. Daha sonra fotoğraflarını çekmek istediğimi söyledim. Tamam dediler ama en az beş poz çekeceksin 🙂 Kabul ettim ve beş poz fotoğraflarını çektim. İsimleri de Mariam ve Nabila idi.

Kitaplıktaki, arkadaşımın Arapça kitaplarını gördülerinde bana sordular sen Müslüman mısın? Çünkü bu kitaplar Müslümanların kitapları. Ben de dedim

-Elbette Müslümanım 🙂

Daha sonrasında bir teste tabi tuttular beni. 🙂 Nabila rafta duran Kur’an-ı Kerimi aldı ve en son sayfayı açtı. Ve dedi;

– Madem Müslümansın bunu okuyabilir misin?

Okudum ve testi geçtim 🙂 İkna oldular.

Üçüncü grup biraz kalabalık geldiler 🙂 Sanırım mahallede ünüm hızla yayıldı. Fısıltı gazettesi işte, iyi iş yapıyor 🙂 Yine bir grup küçük kız.

Onları da aldım içeriye ve yine aynı muamele. kurabiye harçlık ve fotoğraf. Artık kalabalıklaştıkları için isimler aklımda değil. Aisatou, Fatimatou, Haticatou v.s.

O ara ben bir kısmının fotoğrafını çekerken zil çaldı tekrar ve gafil yakalandım. Kızlardan birisi koştu ve açtı kapıyı. Açması ile birlikte yaklaşık onbeş kişilik bir çocuk topluluğunun içeri girmesi bir oldu. Bir anda içerisi yirmiden fazla bıcır bıcır, kara kara, sevimli çocukla doldu. Küçük olanlar ayakkabıları ile dalmışlar içeri. Birisini yakaladım ve aldım kucağıma. Götürdüm kapının oraya ve ayakkabılarını çıkarttım. Ama o kadar kalabalıklar ki her birisi ile yalnız başıma başa çıkamadım ve sonunda dedim haydi güle güle ziyaretiniz için teşekkürler. Çocukları gönderdim. Ama gönderdikten sonra ne manzara 🙂 Ayakkabılardan kalan tozlar, halı üzerine atılmış sakız, kurabiye kırıntıları odanın her yerinde. 😦 Sonrasında da kapıyı açmadım artık diğer gelenlere. Ardı kesilmiyordu arkadaş 🙂

Bu da benim için gerçekten iyi bir tecrübe oldu.

Eğer afrikada iseniz ve bayram ise;

Çocukları içeri almadan, kurabiyelerini ve verecek iseniz harçlıklarını verip kapıdan uğurlyacaksınız.

Böylelikle,

  • Eviniz temiz kalacak.
  • Balkonunuzdan portakal kabukları caddeye fırlatılmayacak.
  • Bayram keyfinizi “acaba çocuklara kötü mü davrandım” gibi bir burukluk bozamayacak.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *